3. KOYUN KEÇİ SAĞLIĞI VE YÖNETİMİ KONGRESİ YAPILDI

Çiftlik Hayvanları Hekimliği Derneği tarafından her iki yılda bir düzenlenen Koyun Keçi Sağlığı ve Yönetimi Kongresi’nin bu yıl üçüncüsü 27-29 Nisan 2017 tarihlerinde Bursa’da yapıldı.

Image

Kongre 27 Nisan 2017 Perşembe günü saat 14.00’de yapılan açılış konuşmaları ile başladı. Açılış programında ilk olarak Çiftlik Hayvanları Hekimliği Derneği Başkanı Prof.Dr. Hasan BATMAZ konuştu. Prof.Dr. Hasan BATMAZ konuşmasında koyun ve keçilerin Türkiye’nin iklim-coğrafi şartları dolayısıyla ülkemiz için son derece önemli hayvanlar olduğunu vurguladı. Koyun ve keçi yetiştiriciliğin başlıca sorunlarının mera, çoban, kar edememe, kuzu-oğlak ölümlerinin yüksekliği ve bu hayvan türlerinin ürünlerine karşı toplumda yanlış bir önyargı bulunduğunu belirtti. Ülkemizde nüfusumuzun 50-60 milyon arasında değiştiği 1980’li yılların başında yaklaşık 45 milyon koyun varlığı varken, 2010 yılında bu sayısı 20 milyona kadar düşmüştür. Keçi varlığımız da koyun sayısının 1/3 oranında olmuştur. 2016 yılında ise ülkemizin nüfusu 80 milyona yaklaşırken, koyun varlığımız ancak yaklaşık 33 milyona, keçi varlığımız da 11 milyona yükselebilmiştir. Son 5-6 yıldır bu artışa paralel olarak koyun ve keçilerin hem verimlerinin artırılması, hem de sağlıklarının korunmasının önemini artırdığını belirtmiştir. Ardından Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Sinan SAĞLAM ve Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç.Dr. Abdülkadir ORMAN açılış konuşmalarını yaptılar ve konuşmalarında koyun ve keçi türlerinin ve sağlıklarının önemine değindiler.

“Koyun-keçi ürünlerinin pazarlanma sorunları ve öneriler” konulu bir panelde, Yakındoğu Üniversitesi Veteriner Fakültesi Zootekni Anabilim Dalı’ndan Doç.Dr. Dilek ARSOY koyun ve keçilerin ekolojik hayvanlar olarak çok önemli oldukları üzerinde durdu. Bursa Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Vet. Hek. Yıldırım ORAN ise bu hayvan türlerinin birçok ürünü olduğunu, ancak eski yıllara göre koyun ve keçi varlığında çok önemli bir düşüş olduğunu söyledi. Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı YALÇINDAĞ ise 1970’li yıllarda kasap dükkanında %90’ının üzerinde koyun keçi eti satıldığını, bugün ise bu oranın maalesef %10’lar düzeyine indiğini söyledi. Sığır etinin satış sırasında vitrinlerde müşteri için cazip hale getirildiğini, ancak koyun-keçi etinin ise bu olanağının sınırlı olduğunu vurguladı. Kurban Bayramlarında da son yıllarda dana kesiminin arttığını, oysa dini bakımdan kurban edilmesi için hayvan türünün koç olduğunu belirtti. Kecheese Gıda Paz. Şti. Genel Müdürü Zeki  ILGAZ  da son yıllarda keçi ürünlerine ilginin artmasının memnuniyet verdiğini, koyun ve keçi sütünün yeterli miktarda ve istenen kalitede bulunmasının güçlüğünden söz etti. Panelin tartışma bölümünde koyun keçi üretiminin desteklenerek sığır etine göre daha ucuz protein kaynağı olarak halkın tüketime sunulması gerektiği, önyargıların kırılması ve hatta çocukların kuzu pirzola kemiğine kemirerek koyun etine alıştırılması belirtildi.

Panelin ardından tebliğlere geçildi. Kongrede ülkemizde koyun ve keçi yetiştiriciliğinde başlıca sorun olan yetiştirme, besleme, üreme sağlığı, hastalıklar ve paraziter mücadele konularında 7 ayrı üniversiteden konuşmacının yer aldığı 10 çağrılı tebliğ sunuldu. Çağrılı tebliğ olarak sırasıyla Uludağ Üniversitesi’nden Prof.Dr. Sezgin ŞENTÜRK “Koyun ve keçilerde sinirsel bulgularla seyreden hastalıklara yaklaşım”, Selçuk Üniversitesi’nden Prof.Dr. Fahrettin ALKAN “Koyun ve keçilerde ayak hastalıklarının tedavisi ve önlenmesi”, İstanbul Üniversitesi’nden Prof.Dr. Sema BİRLER “Koyunlarda östrus senkronizasyonundan klonlamaya” Ankara Üniversitesi’nden Prof.Dr. Ayhan BAŞTAN “Koyun ve keçiler için mastitis koruma programı oluşturulmalı mı?”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nden Prof.Dr. Şinasi UMUR “Koyun ve keçilerde fascioliasis ve mide-barsak kıl kurtlarında mücadele”, Adnan Menderes Üniversitesi’nden Doç.Dr. Serkan BAKIRCI “Koyun ve keçilerde pire ve uyuz mücadelesi”, Uludağ Üniversitesi’den Doç.Dr. Çağdaş KARA “İleri gebelik dönemi ve sütten kesim sonrası kuzu-oğlak besisi” konularında tebliğlerini sundular. 29 Nisan Cumartesi günü de Uludağ Üniversitesi’den Doç.Dr. Hakan ÜSTÜNER ” Koyun ve keçilerde doğum zamanı yönetimi” ve Doç.Dr. E.Mutlu TEMİZEL “Kuzu ve oğlak ölümleri ve önlenmesi” konularında tebliğlerini sunarak kongrenin ana konularından olan kuzu ve oğlak ölümlerinin önemi üzerinde durulmuştur. Son olarak yine Uludağ Üniversitesi’nden Yard.Doç.dr. Taci CANGÜL “Koyun ve keçilerde olgularla nekropsi ve materyal gönderilmesi” konusundaki tebliğini sunmuştur. Çağrılı tebliğlerin yanında dört oturumda sunulan toplam 15 serbest bildiri ile büyük ilgi görmüştür. Yaklaşık 150 kişinin katıldığı kongre 29 Nisan Cumartesi günü kapanış programı ile sona ermiştir. Serbest bildirilerin içinden ilk 3 dereceye girenlerin belge ve ödülleri takdim edilmiştir. Kongrenin 2019 yılında başka bir yerde yapılacağı duyurulmuştur.

Değerli Meslektaşlarım, Değerli  Katılımcılar

İnsanların beslenmesinde hayvansal proteinler çok önemli olup, bunların en başında da et ve süt gelmektedir. Et ve sütün en önemli kaynağını sığırlar sağlarken, koyun ve keçiler de bu kaynağın oluşmasında önemli paya sahiptirler. Türkiye’de üretilen kırmızı etin %11-12’si,  sütün ise yaklaşık %10’u koyun ve keçilerden sağlanmaktadır. Diğer yandan dünyada küçük ruminant sütünün yaklaşık 1/3’ü koyunlardan ve 2/3’ü keçilerden sağlanırken, bu oran Türkiye’de koyunların lehinedir. Özellikle son yıllarda keçi sütüne ve bunların ürünlerine talep her geçen gün artmakta ve dolayısıyla gelecekte keçi sütü oranının artacağı öngörülmektedir.

 

Koyun ve keçiler merayı en iyi değerlendiren, kurak şartlarda asgari verimle yaşamaya devam eden ve doğurganlığını sürdürebilen hayvan türleridir. Ülkemizin coğrafi ve iklim şartlarını göz önünde bulundurduğumuzda bu hayvan türlerinin önemi son yıllarda yeniden daha iyi anlaşılmaktadır. Ülkemizde koyun ve keçi yetiştiriciliğinin başlıca sorunları bulunmaktadır: Bunlar;

1-      Mera sorunu: Mera alanlarının kısıtlanması, keçilerin otlatılma alanlarının sınırlanması söz konusudur.

 

2-      Çoban sorunu: Mera sorunu ile birlikte çoban sorunun çözümüne ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın desteklerini artırması gerekmektedir. Çoban sorunu, çobanlık yapacak kişilerin uzun süreli vardiyalı sistemle dönüşümlü çalıştırılması ile çözülebilir. Çünkü uzun süre merada kalan kişinin aile yaşamı ve sosyal hayatı bulunmadığından çobanlık yapacak bulunmamaktadır. Bakanlık şu anda sürülerde 300 baş üzerine yılda 5000 TL yardım yapmaktadır. Bu yardım miktarı artırılarak iki kişi dönüşümlü çalışabilir.

 

3-      Kar edememe: Yetiştirici ve üretici karlı olan işini sürdürür, karlılık yoksa bu işin bazı geçici teşviklerle yapılması uzun vadede sonuç vermez. Bugün kırsal kesimde küçük üretici ancak kendi işgücünü katarak hayvancılığı ve tarımı yaparsa yaşamını sürdürebilir duruma gelmiştir. İşçi, yövmiyeci çalıştıran orta çaptaki yetiştiriciler bu işi terk etmek durumunda kalmaktadırlar. Bu da ya büyük entegre entansif yetiştiricilik ya da küçük aile yetiştiriciliği  tarzında sürdürülebilmektedir.  Ancak toplam hayvan varlığımız içinde entansif yetiştiricilik oranı hele koyun-keçi yetiştiriciliğinde son derece düşüktür. Bu konu ülkemizin göç ve diğer sosyal yapısıyla son derece önemlidir.

 

4-      Koyun keçi ürünlerine olan önyargı: Bu önyargıların giderilmesi gerekmektedir. Koyun ve keçi ürünlerine gerçekte hak etmediği bir önyargı bulunmaktadır. Son yıllarda keçi sütü ve ürünlerine talep artmaktadır. Bu konu ayrıntılı panelde ele alınacaktır.

 

5-      Kuzu oğlak ölümleri: Özellikle ilk bir aylık dönemde ölüm oranı >%20’dir.Kuzularda ölüm oranın %5 azaltılması durumunda yılda yaklaşık 750.000 kuzu yaşatılmış olacaktır. Aynı şekilde yaklaşık 250.000 oğlak yaşatılarak ekonomik kazanç sağlanacaktır. Buzağılar, kuzu ve oğlaklar ölmesin konusunu Derneğimiz iki yıl önce gündeme getirdi. Konu birçok kuruluş tarafından sahiplenilmesi ve gündemde tutulması Derneğimizi memnun etmektedir.

 

Ülkemizde nüfusumuzun 50-60 milyon arasında değiştiği 1980’li yılların başında yaklaşık 45 milyon koyun varlığı varken, 2010 yılında bu sayısı 20 milyona kadar düşmüştür. Keçi varlığımız da koyun sayısının 1/3 oranında olmuştur. 2016 yılında ise ülkemizin nüfusu 80 milyona yaklaşırken, koyun varlığımız ancak yaklaşık 33 milyona, keçi varlığımız da 11 milyona yükselebilmiştir. Son 5-6 yıldır bu artışa paralel olarak koyun ve keçilerin hem verimlerinin artırılması, hem de sağlıklarının korunması önemini artırmıştır. Gelişen sektörle birlikte, bu alanda Veteriner Hekimlerimiz için küçük ruminant hekimliği ile ilgilenen hekim sayısı çoğalmakta ve bunların güncel, yeterli ve ulaşılabilir bilgiye ihtiyaçları da artmaktadır. Geçtiğimiz yıl Dünya Buiatri Derneğine de üye olan Çiftlik Hayvanları Hekimliği Derneğimiz tarafından 4 adet organize ettiği Sürü Sağlığı ve Yönetimi Sempozyumlarının dışında ilk olarak 23-25 Mayıs 2013 tarihinde Antalya’da ve ikincisi 15-18 Nisan 2015 tarihinde Marmaris’te Koyun Keçi Sağlığı ve Yönetimi Sempozyumları düzenlenmiştir. Her iki toplantıya gösterilen ilgi ve bu alanda çalışan meslektaşlarımızın talepleri doğrultusunda her iki yılda bir planladığımız gibi, bu yıl 27-29 Nisan 2017 tarihinde Bursa’da 3.Koyun Keçi Sağlığı ve Yönetimi Kongresi düzenlenmiştir. Derneğimiz aynı zamanda Veteriner Hekim Odaları ile ülkemizin değişik illerinde lokal eğitim toplantıları yapmaktadır.

 

Kongrede “Koyun-keçi ürünlerinin pazarlanma sorunları ve öneriler” konulu bir panel, ülkemizde koyun ve keçi yetiştiriciliğinde başlıca sorun olan yetiştirme, besleme, üreme sağlığı, hastalıklar ve paraziter mücadele konularında yedi ayrı üniversiteden konuşmacının yer aldığı 10 çağrılı tebliğ bulunmaktadır. Panel ve çağrılı tebliğlerin yanında 15 serbest bildiri sözlü olarak sunulacaktır.

 

Derneğimizin yaptığı bu vb kongreler meslektaşlarımızın sürekli eğitimlerine katkı yapmaktadırlar. Sürekli eğitimler tüm mesleklerde olduğu gibi veteriner hekimler için de son derece önemlidir. Ancak veteriner hekimlerin uzun yıllardır beklediği uzmanlık eğitiminin yaklaşık 2 yıl önce kanunu çıkmış, yönetmeliği de bu yılın ilk aylarında son aşamalarına gelmişti. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının bu yönetmeliği en kısa sürede yayınlayarak yürürlüğe koyması en büyük beklentimizdir.

 

Kongrenin başarılı olabilmesi veteriner Hekimlerin ilgisi ve sponsorlarımızın desteği ile mümkün olabilmektedir. Kongreye destek veren tüm sponsorlarımıza, davetimizi kabul ederek katılan Panelistlere, çağrılı tebliğ sunan Öğretim Üyelerimize ve diğer serbest bildiri sunan konuşmacılarımıza, dinleyici olarak katılan tüm meslektaşlarımıza, Oturum Başkanlarına, Bilim Kurulu Üyelerine, Düzenleme Kurulu Üyelerine ve emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.

 

Kongrenin katılımcılara, mesleğimize, ülkemiz koyun ve keçicilik sektörüne ve ekonomisine yararlı olmasını dilerim.

Bütün meslektaşlarımın 29 Nisan 2017 tarihindeki “Dünya Veteriner Hekimler Günü”nü kutlar, saygılarımı sunarım.