Hayvancılığımız için Büyük Tehtid Şap Hastalığı

Şap hastalığı Picorna viruslardan şap virusunun neden olduğu ve bulaşıcılığı çok yüksek olan sığırların çok önemli bir viral enfeksiyondur. Ülkemizde başta sığır olmak üzere  koyun ve keçilerde yıllardır zaman zaman görülen ve bazen büyük salgınlara neden olan hastalıktır. Hayvanlar arasında yayılması ve bulaşıcılığının çok yüksek olmasıyla bir yerdeki hemen hemen bütün ruminantlar hastalığa yakalanmaktadır. Sığırlarda koyun ve keçilere göre daha şiddetli seyretmektedir. Hayvanlarda yüksek ateş, iştahsızlık, süt veriminde düşme ile birlikte salya akıntısı, şiddetli ağız lezyonu, ayak ve memelerde lezyonlar meydana gelir. Ölüm oranı düşük olmasına rağmen hemen hemen sürünün tamamını etkilediğinden verim kaybına yol açar. Verim kaybı yalnız hastalığın seyrettiği akut dönemle sınırlı kalmaz, çoğunlukla süt verimleri uzun süre istenilen düzeye yükselmez. Ayak problemleri sonucu reformeye ayrılan hayvan sayısını artırır.

Şap hastalığının etkenin başlıca 7 serotipi (A, O, C, SAT1, SAT2, SAT3 ve Asya 1) bulunmakta, ayrıca birçok alt serotipleri bulunmaktadır. Türkiye’de genellikle A, O ve Asya 1 serotipleri hastalık oluşturmaktadır. Şap hastalığının zaman zaman ortaya çıkmasında bu serotiplerden ileri geldiği görülmektedir. Ancak şap ülke genelinde yaygın olduğunda yeni bir serotip veya bu serotiplerin çok önemli alt serotipleri neden olmaktadır. Son 10 yıl içinde Asia1 in altserotipi olan Nepal serotipi bu tip bir salgına neden olmuştur. Bu tip durumlarda şap aşısı olan hayvanlarda da görüldüğünden çok geniş bölgelerde salgına neden olmaktadır.  Ülkemizde de bu salgın sırasında çok geniş alanlarda yaygın ortaya çıkması ve aşılı hayvanlarda da oluşması yeni bir serotip ve altserotip salgın şüphesini uyandırmış ve ülkemizde şimdiye kadar görülmeyen Afrika kıtasına ait olan ve son yıllarda Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde görülen SAT 2 suşunun neden olduğu ortaya konmuştur.  Bu tip yeni salgınlarda aşı ile korumasız olan buzağı, kuzu ve oğlaklarda virusun yeni serotipinin kalp kasında dejenerasyon meydana getirmesi sonucu yavrularda ölümlere yol açmaktadır.

Virus çevre şartlarına dayanıklıdır, bu nedenle 100 km çapa kadar alanda yayılabilir. İnsanlar mukozaları ile virüsü yayabilirler, kıyafet ve eşyalarla virüsü 2.5-3 ay kadar taşıyabilirler. Başta alkali sol.lar olmak üzere birçok dezenfektanla etkisiz duruma gelirler.

Bu salgının çok yaygın görülmesine maalesef yaşadığımız depremin de olumsuz etkisi olmuştur. Deprem sonucu bölgeden zorunlu hayvan çıkışının olması sonucu hayvan hareketlerinin zorunlu olarak kontrolünün aksaması hastalığın yayılmasında rol oynamıştır.

Bu salgının kontrol altına alınması için;
1-Tarım Bakanlığının uygulamaya koyduğu hayvan hareketlerinin kısıtlanması kararlarına sıkı sıkıya uyulmalıdır.
2- Her hayvancılık işletmesinin girişlerinde biyogüvenlik tedbirleri artırılmalıdır. Girişlerde mutlaka dezenfektan olmalıdır.
3- Öncelikle hastalık görülen bölgelerdeki hastalığa yakalanmamış sığırlar yeni şap aşısı ile aşılanmalıdır. Daha sonra koyun ve keçiler yeni şap aşısı ile aşılanmalıdır.
4- Gerek aşı uygulayanlar ve gerekse diğer sağlık uygulamalarına gelen görevliler yeni girdikleri ahırda, işletmede biyogüvenlik tedbirlerine uymalı, her işletmede ayrı tek kullanımlık eldiven ve önlük giymeli, çizmelerini mutlaka dezenfektandan geçirilmelidir.
5-İşletmelere ziyaretçi ve kendi hayvanı olan kişilerin çalıştıkları diğer çiftliklere girişi kısıtlanmalıdır.
6- Ülkemizde birçok bölgede yaygın olan şap salgını dolayısıyla hastalık kontrol altına alınana kadar başta sığır olmak üzere koyun-keçi ithalatı yapılmamalı, anlaşması yapılanlar ertelenmelidir.
7- Mevcut şap salgınından sonra da bu tür salgın salgınların kontrolü için bazı bölgelerdeki illerde hayvan pazarlarının kapatılarak pilot uygulamaya geçirilmesi denenmelidir. Günümüzde iletişim imkanları ile alıcılar satın alacağı hayvanları  doğrudan çiftliklerden, yetiştirildikleri yerlerden temin edebilmektedirler. 

Prof.Dr. Hasan BATMAZ
Çiftlik Hayvanları Hekimliği Derneği Başkanı ve
Bursa Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi
İç Hastalıkları AD Öğretim Üyesi